AYNI GÜN ŞİKÂYET ETTİLER

Halk Tv’den Dinçer Gökçe’nin haberine nazaran, Hülagü, aradığı bireylere, kendisini ‘Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Lideri Dr. Ali Taha Koç’ olarak tanıttı. Durumdan haberdar olan Ofis, Hülagü’nün telefon aramalarını yaptığı 13 Ağustos 2023 günü savcılığa hata duyurusunda bulundu.

ARADIĞI NUMARALAR BELİRLENDİ

İstanbul’daki adresinde yakalanan Hülagü tutuklandı. Soruşturmayı yürüten savcılık, Hülagü’nün aradığı tüm numaralara ait Bilgi Teknolojileri ve Bağlantı Kurumu’ndan bilgi istedi. BTK’dan savcılığa gelen yazı sonrası, aranan bireyler tek tek tabire çağrıldı.

Tutuklanan isim, tıpkı zamanda Türk Tarih Kurumu eski Lideri Prof. Dr. Mehmet Metin Hülagü’nün oğlu.

‘CUMHURBAŞKANI’ ŞİKÂYETLERİ SORDU

‘Mağdur’ sıfatı ile 2 Ekim’de tabiri alınan Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) İbrahim Ömer Gönül, arayan kişinin kendisini ‘Taha’ olarak tanıttığını belirterek “Bana, Cumhurbaşkanımızın benim ile görüşmek istediğini iletti. Bana, Cumhurbaşkanımızın sesi ile ‘başvurular olduğunu CİMER’den şikâyet geldiği’ halinde söz edildi” diye konuştu.

SPK Başkanı Gönül, uzun süre, Cumhurbaşkanı ile konuştuğunu düşünmüş.

‘BİR KRİPTO PARA İŞİ VAR HALLEDİN’

Gönül, ikinci defa arandığında ise Dr. Ali Taha Koç olduğunu düşündüğü kişi ile CİMER şikâyetleri ile ilgili uzun bir görüşme yaptıklarını söyledi. Gönül, tıpkı gün 3’üncü sefer arandığını belirterek “Cumhurbaşkanımızın sesi ile bana ‘Ömer bir kripto işi var. Bunu Taha Bey ile görüşün halledin’ dedi.

Taha Bey bana, yurt dışında bulunan bir yere kripto olarak para göndermemiz gerektiğini söyledi. Ben de kendisine ‘Olur, pazartesi Külliye’ye gelirim. Olayı size anlatırım’ dedim” dedi.

‘OPERASYON İÇİN PARA LAZIM’

Ertesi gün saat 17.00 üzere bir kere daha arandığını anlatan SPK Başkanı Gönül “Arayan kişi bana, ‘Cumhurbaşkanımıza bağlıyorum’ dedi. Cumhurbaşkanımızın sesi ile bana ‘bugün saat 20:00’ye kadar Suriye’de bir operasyon için para gönderilmesi lazım. Bunu kripto ile gönderelim’ dedi. Ben ‘nasıl?’ diye sordum. Şaşırdım ve ‘böyle bir şeyin olmayacağını’ söyledim” tabirlerini kullandı.

İSTENEN PARA 1 MİLYON DOLAR

İfadesinin devamında, birebir gün birkaç defa daha arandığını parayı gönderemeyeceğini söyleyince, kendisini ‘Taha’ olarak tanıtan kişinin “Cumhurbaşkanımız çok hudutlu. 1 milyon dolar parayı kripto ile gönderelim” dediğini anlattı.

Aranmaya devam edildiğini söyleyen Gönül “Şahıs tekrar aradı. ‘Cumhurbaşkanımıza bağlıyorum’ dedi. Cumhurbaşkanımızın sesi ile ‘Ya Ömer bugün bu işi halletmemiz lazım. Bunun neyini anlamıyorsunuz, al bunu hattan’ dedi. Sonrasında Taha ile konuşmaya başladık” dedi. Gönül tabirinin sonunda ise “Ben, Cumhurbaşkanımızın sesini, hitap halini büsbütün kendisine benzettim. Coin (kripto para) isteyene kadar hiç şüphelenmedim” dedi.

AYNI GÜN HACI SABANCIYI DA ARAMIŞ

İfadesi alınan bir öteki isim ise Densa Holding Yönetim Kurulu Lideri Hacı Sabancı (36) oldu. Sabancı tabirinde “13 Ağustos 2023 tarihinde 0531 614 52 XX numaralı sınırdan arandığım doğrudur. Bu aranma sonucunda bulunduğum yerde telefonum uygun çekmemesi sebebi ile ortamızda bir görüşme gerçekleşmedi. Esasen rastgele bir görüşmede gerçeklemediği için kim olduğunu da bilmiyorum. Sonrasında şahsı engellemiş olabilirim” sözlerini kullandı.

TÜM BİLGİLERİNE ULAŞMIŞ

Fatih Emre Hülagü’nün, aradığı bir öteki isim ise Ankaralı Estep Bilişim şirketinin sahibi Ferhat Ayarcı oldu. Ailesine ilişkin olan ve satışa çıkardığı arsa ile ilgili aranan Ayarcı’nın, kimlik bilgileri, vatandaşlık numarası ile Almanya’da doğduğu bilgisi dahi kendisi ile paylaşıldı.

Fatih Emre Hülagü, bir kaç ay evvel de diğerlerine ilişkin konutları kiraya vermekle suçlanmıştı. (HABER MERKEZİ)

DHA’nın haberine nazaran olay, 18 Ekim akşam saatlerinde Küçükızılhisar Mahallesi’ndeki çocuk yuvasında meydana geldi. Teze nazaran; yuvada kalan çocuklar kendi ortalarında gülünce bakıcı M.S, 8 yaşındaki U.K’yi dövüp, kucağına alarak yere fırlattı. Aldığı darbeler nedeniyle U.K’nin burnundan kan gelip kusmaya başladı. U.K, çağırılan ambulansla Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürüldü, buradan da özel bir hastaneye sevk edildi.

KAFATASINDA 2 KIRIK TESPİT EDİLDİ

Yapılan muayenesinde kafatasında 2 kırık tespit edilen U.K, ağır bakıma alınırken, hastanenin kayıtlarına da düşme olarak geçti. 2 gün sonra kendisine gelen U.K, annesi T.D’ye düşmediğini, bakıcı M.S’nin kendisini dövdüğünü söyledi. Küçük çocuk, 6 gün sonra hayati tehlikeyi atlatıp, servise alındı. Çocuğun annesi T.D. ise şikayetçi oldu.

‘BANA 2 GÜN SONRA HABER VERDİLER’

T.D, eşinden boşandığını, zelzelenin akabinde iş bulup kendi sistemini kurana kadar oğlunu yuvaya bıraktığını belirtti. Oğlunun yuvada bakıcısı tarafından ‘öldüresiye dövüldüğünü’ söz eden T.D, şunları söyledi:

“Kurum müdürü ve görevlilerin hepsi bana çocuğun düştüğünü söylediler ve hastaneye de ‘Çocuk düştü’ diye getiriyorlar. Bana da 2 gün sonra arayıp bilgi veriyorlar. Memur hanım ‘Çocuğun düştü, durumu pek güzel, hiçbir ıstırap yok. Gelebilirseniz gelin’ diye bana bilgi veriyorlar. Müdür de ‘Çocuğun arkadaşıyla arbede yaşayıp masadan düştü’ diyor. Hastaneye geldim ve koşarak oğlumun yanına girdim. Oğlumun yanına girdiğimde ‘Anne sana doğruları anlatacağım. Anne ben düşmedim, bunları bana bakıcı yaptı. Hastaneye giderken yolda beni döven bakıcı tembihledi, sakın gerçekleri anlatma, anlatırsa öldürürüm dedi’ diye yaşadıklarını anlattı. Ben oğlumu çok kısa müddetliğine bıraktım ve bırakırken de ‘Deprem hasebiyle çok kısa müddetliğine süreksiz olarak bırakıyorum. Sistemimi kurduktan sonra yanıma alacağım’ dedim.”

‘BENİ YERE ATTI’

U.K. ise arkadaşlarıyla birlikte gülünce bakıcı M.S’nin sonlandığını belirterek, “Bir tane çocuk gaz çıkardı biz de arkadaşımızla güldük, herkes güldü. Sonra bakıcı beni yerden yere vurdu. Kustum, burnum kanadı. Hastaneye giderken bakıcı bana, sorarlarsa düştüğünü söyle dedi” diye konuştu.

Beyin Cerrahı Uzmanı Dr. Abdurrahman Özdemir, U.K’nin hayati tehlikeyi atlattığını söz ederek, “Bize düşme olayı olarak bildirildi. Çocuğu hastanemizde ağır bakıma aldık, kafatasında kırıklar vardı. Daha sonra ailesine çocuğun darbedildiği bilgisi verildi. Şu anda çocuğun genel durumu uygun fakat kafatasında kırıklar var 2 yerde. Kırım altında kanama olup, beyin kanaması geçirip hayati risk teşkil edebilirdi. Şayet kanama olsaydı ve bu beyne baskı yapsaydı, bizim onu ameliyat etmemiz gerekirdi. Allah’a şükür o denli bir durum oluşmadı. Şu anda çocuğun genel durumu güzel, bir ıstırabımız yok. Hayati tehlikesi şu an için gözükmüyor” dedi.

GÖREV YERİ DEĞİŞTİRİLDİ

Öte yandan Aile ve Toplumsal Hizmetler Vilayet Müdürlüğü tezlerle ilgili idari soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında olayın yaşandığı gün çocukların bilgisine de başvuruldu. Çocuklardan birinin, “Bakıcı U.K’yi kucağına alıp yere attı” demesi üzerine M.S. hakkında Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı’na cürüm duyurusunda bulunuldu. İdari soruşturma kapsamında M.S’nin misyon yeri de değiştirildi. (HABER MERKEZİ)

Zorlu’nun açıklamasından başlıklar şöyle:

“21 Ekim günü gerçekleştireceğimizi duyurduğumuz 6. kuruluş yıl dönümü programımızı ertelemiş bulunuyoruz. 28 Ekim Cumartesi günü Ankara Atatürk Spor Salonu’nda vatandaşlarımızla bir ortaya geleceğiz. Cumhuriyet Bayramından bir gün evvel Atatürk Çankaya Köşkü’nde ‘Efendiler yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz’ demişti. Artık Cumhuriyet’in yeni yüz yılına günler kaldı. Bu vesileyle Cumhuriyetiminiz yeni yüzyılında ulusal yükselişin coşku ve kararlılığını daima birlikte göstereceğimiz buluşmamıza tüm vatandaşlarımızı davet etmek istiyoruz.

Cumhuriyet’in 100. yılına yakışır kutlamalar yapılmıyor. Öbür platformları Atatürk dizisini yayınlamadığı için bir platformu Meclis gündemine taşıyanlar, ‘Biz ne yaptık’ diye soramıyorlar.

Üstelik Cumhuriyet’in 100. yılı ana tema olması gerekirken bir de ‘Türkiye Yüzyılı’ ibaresi iliştiriliyor. Geçen 100 yıl öteki bir 100 yıl mıydı?

GAZZE’YE YARDIM KAMPANYASI

Genel Liderimiz himayesinde bir yardım kampanyası başlamıştır. Gençlik Kollarımız yardımları koordine edecek bir çalışma kümesi oluşturdu. Bir kargo uçağı kiralamak için THY ile görüşme halindeyiz. Mısır üzerinden Refah Hudut Kapısı’na nasıl ulaşabileceğimizi düşünüyoruz.

Gazze’de bir sahra hastanesi kurabilmek için AFAD ile görüşme halindeyiz, karşılıklarını bekliyoruz.

Açıklamanın akabinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kuvvetli, “İYİ Parti AK Parti ile anlaştı” argümanlarına “Böyle bir şey mutlaka kelam konusu değil” cevabını verdi.

‘BİZ DE BASINDAN ÖĞRENDİK’

CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da 6’lı masayı oluşturan partilerin örgüt yöneticileri ile bir ortaya geldiği tezlerine ait soruya da cevap veren Şiddetli, “Biz de bu türlü bir toplantıya katılmış olduğumuz basından öğrendik. Hiçbir yetkilimiz bu türlü bir toplantıda yer almadığı üzere tarafımıza da bu türlü bir davet gönderilmemiştir” dedi.

TRT’YE REAKSİYON: KUTLAMA DANSLA OLMAK ZORUNDA DEĞİL

TRT’nin 100. yıl kutlama programlarını iptal etmesi hakkında ise Şiddetli, “Cumhuriyet bizim ortak kıymetimiz. Bu türlü bir mevzuyu siyasallaştırma teşebbüslerini geri itiyoruz. Cumhuriyetin hak ettiği üzere kutlanması için elimizden geleni yapacağız. TRT bir sinema hazırlayabilirdi. Kutlama yalnızca dansla, müzikle olmak zorunda değil” dedi. (HABER MERKEZİ)

AA’nın haberine nazaran, abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yakıt girişi olduğuna ait haberlerin yalanlandığı yazılı açıklamada, çatışmaların başladığı 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne rastgele bir yakıt girişi olmadığı belirtildi. Refah Hudut Kapısı’ndan son iki günde giren insani yardım tırlarında hiç yakıt bulunmadığı vurgulanan açıklamada, Gazze’deki sıhhat sisteminin sürdürülebilirliği için acil yakıta muhtaçlık duyulduğu kaydedildi.

‘REFAH HUDUT KAPISI KALICI OLARAK AÇILMALI’

Hükümet bir öbür açıklamasında, “Gazze Şeridi’ndeki felaket niteliğinde olan insani durumu düzeltmek için Refah Hudut Kapısı’nın kalıcı olarak açılması çok acil gereksinim haline geldi” dedi. Açıklamada, Gazze Şeridi’nde felaket niteliğindeki insani durumu bir nebze de olsa düzeltmek için başta yakıt olmak üzere insani yardımların, tıbbi materyallerin ve besin hususlarının kente daima giriş yapmasına müsaade verilmesi gerektiği aktarıldı.

YAKIT KRİZİ NEDENİYLE SIHHAT SİSTEMİ ÇÖKMEK ÜZERE

Gazze’deki Sıhhat Bakanlığı 22 Ekim Pazar günü, akaryakıt istasyonu sahiplerini ve elinde az ölçü da olsa yakıt bulunanları, hastanelere bağış yapmaya çağırmıştı. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’ndan (UNRWA) dün yapılan açıklamada da kuruluşun Gazze Şeridi’nde 3 günlük yakıtının kaldığı, yakıt olmadan hastane ve fırınların çalışamayacağı, insani yardım yapılamayacağı duyurulmuştu.

REUTERS: 3’ÜNCÜ KONVOY REFAH HUDUT KAPISI’NDAN GİRDİ

Öte yandan, İsrail-Filistin çatışmalarının 17’nci gününde, abluka altındaki Gazze’ye gitmek üzere yola çıkan üçüncü yardım konvoyunun Mısır’daki Refah Hudut Kapısı’ndan geçtiği bildirildi. Reuters haber ajansına konuşan bir yardım çalışanı ve iki güvenlik kaynağı, insani yardım taşıyan tırlardan oluşan üçüncü konvoyun Gazze’ye gitmek üzere hududun Mısır tarafından Refah Hudut Kapısı’na girdiği bilgisini paylaştı.

İKİ GÜNDE 34 TIR HUDUTTAN GEÇTİ

İsrail, 7 Ekim’de başlayan çatışmaların akabinde Gazze için ‘topyekûn abluka’ kararı almış, Mısır ve Gazze ortasındaki Refah Hudut Kapısı, 21 Ekim Cumartesi sabahı süreksiz olarak açılmıştı. Cumartesi günü insani yardım taşıyan 20 tır Gazze’ye giriş yaparken, bir gün sonra 14 tırın daha geçişine müsaade verilmişti. Reuters’a konuşan kaynaklar, bugünkü konvoydaki tır sayısının bir evvelki günlere benzeri olduğunu bildirdi.

İKİ ASKERİ UÇAK MISIR’A HAREKET ETTİ

Türkiye’nin Gazze’ye yardımları kapsamında, Etimesgut Askeri Havaalanı’ndan Gazze’ye ilaç ve tıbbi materyal taşıyan birinci uçak da bu sabah saat 09.00’da havalandı. Yardımlar kapsamında ikinci uçak saat 12.00’de Mısır’ın El-Ariş Havalimanı’na hareket ederken, gün içerisinde iki uçağın daha Mısır’a gideceği bildirildi.

Öte yandan, dün Gazze’ye ilaç ve tıbbi materyal taşıyan, içerisinde 20 uzman sıhhat çalışanın da bulunduğu Cumhurbaşkanlığı uçağı Esenboğa Havalimanı’ndan Mısır’a hareket etmişti. (DIŞ HABERLER)

Gazeteci Barış Terkoğlu Cumhuriyet’teki köşesinde, uyuşturucu trafiğinde yargı ve emniyet mensuplarının karıştığı sav edilen “Mesut Doğru” olayını yazdı.

“Her şey İstanbul Emniyeti’nin Mesut Doğru’nun uyuşturucu ticareti yaptığına ait aldığı istihbaratla başladı” diyen Terkoğlu, Doğru’nun evvel polisler tarafından teknik takibe alındığını, 4 Mart 2023’te Hazim Özdemir ve Emrullah Gengörü ile gözaltına alındığını. Doğru’nun konutundan uyuşturucu unsur çıktığını belirtti.

Terkoğlu’nun anlatımına nazaran, Gerçek, emanetçi olduğunu savundu ve o gün konutta yakalananlardan Özdemir özgür bırakılırken Gerçek ve Gengörü tutuklandı. İlerleyen süreçte ise Mesut Hakikat’ı 1 günde özgür bırakan hakim S.D. ise yeni kurulan İstanbul Anadolu 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nin lideri yapıldı.

‘BAŞSAVCININ PARAYLA UYUŞTURUCU SANIKLARINI TAHLİYE EDİYOR DEDİĞİ HÂKİM’

Barış Terkoğlu’nun yazısının ilgili kısmı şöyle:

İki kuşkulu, (Doğru ve Gengörü) 10. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 5 Mart’ta tutuklandı. Tutukluluğa itirazlar değişik mahkemeler tarafından daima reddedildi. En son 9. Sulh Ceza Hâkimliği’ne Doğru’nun avukatı G.Ö. tarafından 11 Nisan’da tahliye dilekçesi verildi. 17 Nisan’da mahkeme tahliyeyi tekrar reddetti.

Doğru’nun avukatı 24 Nisan günü değişti. M.C. yeni avukatı oldu. Sıradan bir değişiklik değildi…

25 Nisan’da daha öncekilerle birebir münasebetlerle, neredeyse tıpkı dilekçe, İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ne verildi. Nasıl olduysa, hâkim birebir gün, hemen belgeyi inceledi. Yanlışsız, jet süratiyle 25 Nisan’da tahliye edildi. Hâkim S.D., bir günde samimi bulduğu Doğru’yu dışarı çıkardı.

Dosya artık ne halde diye baktım. Sonucu görünce “Yok artık” dedim. Kelam konusu uyuşturucu yargılaması yeni kurulan İstanbul Anadolu 21. Ağır Ceza Mahkemesi’ne düşürülmüştü. Mahkemenin lideri kim mi yapılmış? Bir günde Mesut Doğru’yu tahliye eden, başsavcının parayla uyuşturucu sanıklarını tahliye ediyor dediği hâkim S.D.!

Ortada ya çok büyük bir tesadüf var ya da İstanbul yargısı içinde uyuşturucu satıcılarını keyifli eden ve başarılı bir yapılanma var. (HABER MERKEZİ)

AA’nın haberine nazaran, abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yakıt girişi olduğuna ait haberlerin yalanlandığı yazılı açıklamada, çatışmaların başladığı 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne rastgele bir yakıt girişi olmadığı belirtildi. Refah Hudut Kapısı’ndan son iki günde giren insani yardım tırlarında hiç yakıt bulunmadığı vurgulanan açıklamada, Gazze’deki sıhhat sisteminin sürdürülebilirliği için acil yakıta muhtaçlık duyulduğu kaydedildi.

‘REFAH HUDUT KAPISI KALICI OLARAK AÇILMALI’

Hükümet bir başka açıklamasında, “Gazze Şeridi’ndeki felaket niteliğinde olan insani durumu düzeltmek için Refah Hudut Kapısı’nın kalıcı olarak açılması çok acil gereksinim haline geldi” dedi. Açıklamada, Gazze Şeridi’nde felaket niteliğindeki insani durumu bir nebze de olsa düzeltmek için başta yakıt olmak üzere insani yardımların, tıbbi materyallerin ve besin unsurlarının kente daima giriş yapmasına müsaade verilmesi gerektiği aktarıldı.

YAKIT KRİZİ NEDENİYLE SIHHAT SİSTEMİ ÇÖKMEK ÜZERE

Gazze’deki Sıhhat Bakanlığı 22 Ekim Pazar günü, akaryakıt istasyonu sahiplerini ve elinde az ölçü da olsa yakıt bulunanları, hastanelere bağış yapmaya çağırmıştı. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’ndan (UNRWA) dün yapılan açıklamada da kuruluşun Gazze Şeridi’nde 3 günlük yakıtının kaldığı, yakıt olmadan hastane ve fırınların çalışamayacağı, insani yardım yapılamayacağı duyurulmuştu.

REUTERS: 3’ÜNCÜ KONVOY REFAH HUDUT KAPISI’NDAN GİRDİ

Öte yandan, İsrail-Filistin çatışmalarının 17’nci gününde, abluka altındaki Gazze’ye gitmek üzere yola çıkan üçüncü yardım konvoyunun Mısır’daki Refah Hudut Kapısı’ndan geçtiği bildirildi. Reuters haber ajansına konuşan bir yardım çalışanı ve iki güvenlik kaynağı, insani yardım taşıyan tırlardan oluşan üçüncü konvoyun Gazze’ye gitmek üzere hududun Mısır tarafından Refah Hudut Kapısı’na girdiği bilgisini paylaştı.

İKİ GÜNDE 34 TIR SONDAN GEÇTİ

İsrail, 7 Ekim’de başlayan çatışmaların akabinde Gazze için ‘topyekûn abluka’ kararı almış, Mısır ve Gazze ortasındaki Refah Hudut Kapısı, 21 Ekim Cumartesi sabahı süreksiz olarak açılmıştı. Cumartesi günü insani yardım taşıyan 20 tır Gazze’ye giriş yaparken, bir gün sonra 14 tırın daha geçişine müsaade verilmişti. Reuters’a konuşan kaynaklar, bugünkü konvoydaki tır sayısının bir evvelki günlere benzeri olduğunu bildirdi.

İKİ ASKERİ UÇAK MISIR’A HAREKET ETTİ

Türkiye’nin Gazze’ye yardımları kapsamında, Etimesgut Askeri Havaalanı’ndan Gazze’ye ilaç ve tıbbi materyal taşıyan birinci uçak da bu sabah saat 09.00’da havalandı. Yardımlar kapsamında ikinci uçak saat 12.00’de Mısır’ın El-Ariş Havalimanı’na hareket ederken, gün içerisinde iki uçağın daha Mısır’a gideceği bildirildi.

Öte yandan, dün Gazze’ye ilaç ve tıbbi materyal taşıyan, içerisinde 20 uzman sıhhat çalışanın da bulunduğu Cumhurbaşkanlığı uçağı Esenboğa Havalimanı’ndan Mısır’a hareket etmişti. (DIŞ HABERLER)

SU SORUNU 15 YILDIR ÇÖZÜLMÜYOR

ANKA’ya konuşan Maraş’ın Andırın ilçesine bağlı Boztoprak Mahallesi Armutkuyusu mevkisinde mahalleli, su ve yol sorunlarına reaksiyon gösterdi.

Ayşe Mirik şöyle konuştu:

“Ben 15 yıldır buradayım gelin su problemimiz, yol sıkıntımız bitmek bilmiyor. Biz hangi periyotta yaşıyoruz size soruyorum? Sayın Belediye Liderlerimiz, bizi bir duyun. Artık biz kendimizden geçeceğiz. Şu içtiğimiz suya bir bakar mısınız ya? Bir açar mısınız arkadaşlar suyun içerisindeki yosuna bakın. Bulaşık yıkanıyor, çamaşır yıkanıyor, hayvanlar içiyor. Veterinere çalışıyoruz artık biz. Depo var yukarda fakat yetersiz su. Bu 10 konuta dağılıyor lakin yetersiz geliyor. Su desteği mi yapıyorlar artık ne yapıyorlarsa yetkililerimiz bilir onu, biz bilemeyiz. Suyu biz otomobile dolduruyoruz bu gördüğünüz varilleri onlarla getiriyoruz. Kuyulardan çocuğu sırtıma yükleniyorum, küçük bebeklerim var 1,5 yaşında, 6 aylık onla getiriyorum içme suyunu.’’

‘SUYUMUZ 1 GÜN AKIYOR 4 GÜN AKMIYOR’

Cuma Ali Mirik ise şu formda konuştu:

“Bizler burada yıllardır su sorunu ve yol sorunu yaşıyoruz. Sularımız kâfi kaynaklar olmadığından ötürü akmıyor ve 1 gün akarsa 3 gün, 4 gün su kahrı yaşıyoruz. Tanklara doldurarak hayvanlara, kendimiz ve çocuklarımıza içiriyoruz. Bu zahmetlerin artık son bulmasını yani artık bu problemlerin lisana getirilmemesini yetkililerden istiyoruz.

‘YOLUN BİR KISMI STABİLİZE BİR KISMI PARKE’

Yolumuz da tekraren lisana getirdiğimiz halde yapılmadı. Aşikâr bir yeri stabilize aşikâr yeri parke, tekrar orta ara parke ve stabilize yol olarak devam ediyor. Kışın kar yağıyor çıkamıyoruz. Yağmur yağdığı vakit yolumuzu çabucak direk yağmur suları birikerek oyuklar çukurlar meydana geliyor. Otomobilimiz bozuluyor, bozulduğu vakit da artık sırtımızda taşımaya başlıyoruz yükleri. Bu sıkıntılar artık çözülsün istiyoruz.’’ (HABER MERKEZİ)

CHP KONGRESİNE GÜNLER KALDI

İl kongrelerini tamamlayan CHP’de büyük kurultaya sayılı günler kaldı. Genel merkezciler ve değişimciler vilayet il kongre sonuçlarını mercek altına alarak lobi çalışmalarını sürdürüyor. Her iki kanat tablonun kendi lehine olduğunu söylerken son 10 gün genel başkanlık için oy kullanacak delegelere birebir markajla geçecek.

4-5 Kasım’da gerçekleşecek kongre öncesi verilecek iletiler son derece kritik. İki genel lider adayının son düzlükte kurultay delegeleri ile temaslarını sürdürürken kamuoyunda tesir etmek için de basın üzerinden bağlantı çalışmalarına sürat vermesi, iletilerini gazete ve televizyonlar aracılığıyla daha da güçlendirmesi bekleniyor.

CHP’NİN KURULTAY ÖNCESİ SON PM’Sİ

CHP’nin mevcut parti meclisi, kurultay öncesi son toplantısını 25 Ekim Çarşamba günü gerçekleştirecek. Parti Meclisi’nin gündemi kurultay hazırlıkları ve MYK’nın bir yıllık faaliyet raporu olacak. İki resmi gündem belirlenmiş olsa da toplantıda kurultaya giderken yapılan karşılıklı açıklamaların da gündeme gelmesi ve tenkitlerin lisana getirilmesi sürpriz olmayacak.

HEDEP’TE YENİ İDARE BELİRLENECEK

Geçtiğimiz hafta kongresini tamamlayan ve 23 Ekim’de yapılacak Parti Meclisi toplantısında yeni MYK’sini belirleyecek HEDEP’te de karşılık bekleyen sorular var. MYK’da kimlerin misyon alacağı, Meclis küme başkanvekillerinin değişip değişmeyeceği üzere sorular hafta başında karşılık bulmuş olacak. HEDEP, sonrasında bir ay içinde düzenlemeyi planladığı lokal idareler konferansının hazırlıklarına başlayacak. HEDEP’in birinci küme toplantısında konuşmayı Eş Genel Lider Tülay Hatimoğlulları yapacak.

İYİ PARTİ’NİN 6’NCI YILI

Yerel seçimlere kendi adaylarıyla girme kararı alan UYGUN Parti ise ulusal yas sebebiyle bir hafta ertelediği kuruluşunun 6’ncı yıldönümü etkinliklerini bu hafta cumartesi günü (28 Ekim) gerçekleştirecek. UYGUN Parti Genel Lideri Meral Akşener’in Atatürk Spor Salonu’nda Ulusal Yükseliş Beyannamesi’ni açıklayacağı programda “Hür ve müstakil GÜZEL Parti” sloganıyla özdeşleştirilen yeni stratejisinin ayrıntılarını açıklaması, yaklaşan lokal seçimlere ait de kıymetli bildiriler vermesi bekleniyor.

İKTİDARIN GÜNDEMİ FİLİSTİN

İsrail-Hamas ortasındaki çatışmalar da önümüzdeki haftanın öncelikli gündem unsurlarından biri olmaya devam edecek. 11 yıl sonra Kahire Barış Zirvesi’ne katılmak için Mısır’a giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dönüşte de süreci takip etmeye, sorunun tahlili için birtakım temaslarda bulunmaya devam etmesi bekleniyor.

EMEKLİLERE 5 BİN TL TEKLİFİ GENEL KURUL’DA

Meclis için de ağır bir hafta olacak. Genel Kurul’da çalışmayan emeklilere bir sefere mahsus 5 bin lira verilmesini ve günlük kiralık konutlarla ilgili yeni nizam getiren kanun teklifinin görüşmelerine devam edilecek.

KENTSEL DÖNÜŞÜM YASASI KOMİSYONDA

AK Parti tarafından Meclis’e sunulan, kamuoyunda ‘Kentsel Dönüşüm Yasası’ olarak bilinen “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Birtakım Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Kararında Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin görüşmeleri de Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu’nda başlayacak. Teklife nazaran binaların kentsel dönüşüm kapsamına alınması kararı için maliklerin üçte ikisi yerine salt çoğunluğun, yani yarıdan bir fazlasının oyu kâfi olacak. Ayrıyeten sarsıntı bölgesindeki tüzel süreçlerini hızlandıracak düzenlemeler yapılacak.

BÜTÇE MARATONU BAŞLIYOR

Meclis’in bütçe görüşmeleri de bu hafta başlıyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz geçtiğimiz hafta 2024 yılı bütçesinin sunumunu Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptı. Verilen bir haftalık ortanın akabinde 26 Ekim Perşembe günü bütçenin geneli üzerindeki görüşmeler yapılacak, 27 Ekim Cuma günü Meclis, Kamu Denetçiliği Kurumu ve Sayıştay’ın bütçeleri görüşülecek. Görüşmeler sonraki haftalarda da devam edecek. Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda ayrıyeten 21 Ekim Pazartesi günü On İkinci Kalkınma Planı’nın (2024-2028) görüşmesi yapılacak.

‘ÖZEL SINIFLARA ÖZEL ÖĞRETMEN’

Güneş’e nazaran bilhassa ilkokul ve ortaokul seviyesinde eğitim veren kimi devlet okullarında ‘özel’ sınıflar bulunuyor. Devletin bütün okullara ve sınıflara ayrımsız sağlaması gereken projeksiyon, perde, klima, akıllı televizyon, yeni masa ve sıralar ile hijyenik ortam bu sınıflarda sağlanırken, olağan sınıflarda ise bu şartlar bulunmuyor. Lakin tek fark bu değil. Özel sınıflarda, okuldaki en başarılı öğretmenler ders veriyor, bu sınıflara ‘özel deneme sınavları’ yapılıyor.
Çocuklarını bu sınıflara göndermek isteyen veliler, okul yönetiminin belirlediği sistemle fiyatı yakındaki bir esnafa ya da okul aile birliğinin hesabına yatırıyor. Devlet okullarında okuyan öğrencilerden özel okul fiyatı talep edilmesinin yasal bir uygulama olmadığının altını çizen Güneş, eğitimde fırsat eşitsizliği oluşturacak uygulamalara müsaade verilmemesi gerektiğine dikkat çekti.

‘İKTİDAR VE BAKANLIK ÜZERİNE DÜŞEN YÜKÜMLÜLÜĞÜ YERİNE GETİRMEDİĞİ İÇİN’

2012 yılında 4+4+4 sistemine geçilmesiyle bir arada bu biçim uygulamaların önünün açıldığını belirten Güneş, “O periyot özel kesim teşvik edildi ve beraberinde önemli manada eğitimde özelleşmeye yanlışsız gidildi. Diyarbakır’da özel okul sayısında da önemli manada artış yaşandı. Bir devir çocukların özel okula yönlendirilmesi için teşvikler verildi. Hala da meslek liselerinin kimi kısımlarında bu devlet teşviği devam ediyor. Eğitimi özelleştirmeye yanlışsız yönlendiren bu sistem, birebir vakitte devlet okullarında da çeşitli uygulamalarla yer edindi. Bütçesi çocuğunu özel okula göndermeye yetmeyen velilerimiz, devlet okulunda da özel şartlar aramaya başladı. İktidar ve bakanlık üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği için ortaya çıkan boşlukları okul idarecileri velilerin sırtından doldurmaya başladı” dedi.

‘ÇOCUKLAR TRAVMA SÜRECİYLE KARŞI KARŞIYA KALABİLİR’

Bu şekil uygulamalarla okulda ayrımcılığa maruz kalan çocukların, pedagojik manada travma süreciyle karşı karşıya kalabileceğini söyleyen Güneş, okul idarecilerine bu üslup uygulamalara son verilmesi ve eğitimin fırsat eşitliği çerçevesinde yapılması gerektiği davetinde bulundu. “Bu sorun öncelikle hükümetin ve bakanlığın sorunudur” diyen Güneş, “Bütün öğrencilerimizin eşit şartlarda eğitim görmeleri gerektiğini söylüyoruz. Bakanlık gereğini yerine getirmediği için okul yönetimleri böylesi durumlara tenezzül ediyor. Bakanlık bu okulların muhtaçlıklarını karşılamadığı için bu üzere uygulamalara gidiliyor. Bakanlığın bir an evvel bu mevzuda tahlil bulması gerekiyor” diye konuştu.

Onur Akın, 35 yıllık sanatçılık hayatında birinci kere vize alamadığını belirterek “Bu ülkenin sanatkarlarının Avrupa kapılarında sığınmacı muamelesi görmelerini reddediyorum” sözünü kullandı. Turistik seyahat için sayısız kişi vize müracaatlarına olumlu cevap alamazken iş insanları da ticaret için gitmek istedikleri ülkelerden art geriye ret karşılığı aldı.

Her seferinde bu yaşananların haberini yazarken iç sesim, “Vay be ne Almanya’ymış arkadaş” diyordu lakin sıranın bir gün bana da geleceğini şimdi bilmiyordum. Eşimle birlikte bir Almanya seyahati yapmaya karar verince üç ay evvel bir aracı kurumla Almanya vizesi almak için görüştüm. Aracı kurumdaki yetkili “Almanya’ya vize almak güç. Neredeyse tüm müracaatları reddediyor” deyince daha evvel ret alan isimleri de bilmeme karşın tekrar de abarttıklarını düşündüm.

Eşim 10 yıllık avukat. Ben yıllardır gazetecilik yapıyorum. Hakkımızda bir hata kaydı yok. Bizi niçin reddetsinler ki diye düşünerek süreçleri başlattım. İstenen tonla belgeyi toplayıp aracı kurumun yolunu tuttum. Evrakları alan şirket çalışanı da “Keşke öteki ülkeyi seçseydin” demesin mi. “Yahu biz Almanya’ya gitmek istiyoruz, öteki ülkeye gitmek istersek oradan vize talebinde bulunurduk diye söylenerek dokümanları teslim ettim.

Zaman, şirket çalışanının haklılığını gösterecekti. Vize randevusu için tam iki ay bekledik. Altını çiziyorum: Vize sonucunu öğrenmek için değil, vize başvurusunu yapabilmek için iki ay bekledik. Nihayet sıra geldi. İDATA diye bir kuruma gitmemiz gerektiği söylendi. Burası Türkiye’de İtalya ve Almanya Büyükelçilik/Konsolosluklarının vize müracaatları için resmi olarak yetkilendirdiği tek kurum. Öğlen saatlerinde gittiğimiz İDATA’da tam 7 saat bekledik. Akşam saat 18.30’da sıra bize lakin geldi. Dokümanlarının eksik olduğunu düşünüyorsan İDATA içinde fotokopi çektirebilirsin, çıkış alabilirsin yahut vesikalık fotoğraf çektirebilirsin. Lakin fiyatlar olağanın neredeyse iki katı.

Geçen mühletin sonunda müracaat evraklarımızı teslim ettik. Talebimizin sonucunu öğrenmek için ise 25 gün daha bekledik. Ve yaklaşık 4 ay süren vize isteme maceramızın sonunda biz de tıpkı karşılığı aldık: Vize talebiniz reddedildi.

Gerçekten de bu cümle insanın onurunu kırıyormuş… Münasebetine ise çok şaşırdım: Gidiş hedefimiz samimi bulunmamış, hesabımızda yeteri kadar para yokmuş. Aslında söylenmek istenen şu: “Almanya’ya geleceksiniz ve iltica etmek isteyeceksiniz…”

Oysa ki ülkelerinde seyahat edebilecek bütçemiz vardı. Tahminen lüks otellerde konaklayacak gücümüz yok fakat Berlin’de birkaç gün geçirebileceğimiz kesemize uygun bir otel de bulmuştuk. Almanya Konsolosluk makamı niyet okuyarak bizim hakkımızda karar verirken üzücü halde yanılıyor. İltica fikri zihnimizde hiç yok, hiç de olmadı. Evet, İstanbul yorucu, sıkıntı bir kent. Ancak biz bir gün buradan gidersek en fazla Balıkesir’e ‘iltica’ etmek istiyoruz. Berlin sizin olsun!

RET KARARINDAN SONRA NE OLDU?

Seyahat etmek bir hak. Haksız bir ithamla hakkı yenilmiş bir kişi olarak bir de itiraz edeyim diyorum. ‘Ey Almanya, Ey Hans, Ey Helga’ diye mırıldanarak ilgili adreslere bir itiraz yazısı yazdık. Saydıkları münasebetlerin, hakikat olmadığını anlattık. Hayret bu defa karşılık gecikmedi. Biraz da tehditkar bir üslupla yazılmış karşılıkta ret kararı yinelenerek şu tabirler kullanılmıştı: “…Alternatif olarak Almanya İdari Mahkemelerine müracaat ederek itirazda bulunabilirsiniz. Bununla ilgili daha detaylı bilgileri ret bildirimimizde bulabilirsiniz. Dava sürecinin nispeten ‘külfetli ve uzun soluklu’ olabileceğini lütfen unutmayınız. Bu nedenle, sonrasında iletilen dokümanlar ve bilgiler dikkate alınmayacaktır.”

Yani ‘makul vatandaş’ da olsanız size vize vermiyoruz. Biz, bize sunulan evraklara nazaran değil, ‘hislerimize’ nazaran vize veriyoruz, bu bahisle ilgili bir derdiniz; birebir vakitte sabrınız ve maddi gücünüz varsa Alman yargısına başvurabilirsiniz. Bu saatten sonra bize yapacağınız itirazları dikkate de almayacağız.

VİZE SORUNU YENİ DEĞİL

Aslında son devirde vize sorunu yeniymiş üzere görünse de bu sorunun daha eskilere dayandığı bir gerçek. Gazeteci ve sinema eleştirmeni Şenay Aydemir, 2018’de Gazete Duvar sayfalarında ‘Almanya Başkonsolosluğu makamına…’ başlıklı bir yazı yazmıştı.

Aydemir şu sözleri aktarmıştı yazısında: “Ret edilme münasebetleri ise ‘yeterli maddi kaynağımın olmaması’, ‘verdiğim evrakların ikna edici bulunmaması’, bir de ‘otel rezervasyonumuzun değişmiş olması’. Bunların hiçbirisinin asıl münasebet olmadığını, hangi ölçütlere dayanarak yaptığınızı anlayamadığım bir halde kendinizde gördüğünüz ‘bu adam gelirse geri dönmez’ halindeki ‘niyet okuma’ politikanızdan kaynaklı olduğunu siz de ben de biliyoruz…”

2018’den 2023’e… Şenay Aydemir’le tıpkı süreci yaşıyor ve o günkü kelamlarını ben de tekrarlıyorum:

“Gerçekten merak ediyorum, insanların evraklarına koydukları resmi evraklara nazaran değil de, kendi başınızda kurduğunuz niyet okuma düzeneğiyle bu cins kararlar verme hakkını nereden alıyorsunuz?”