Kayyım idaresi, daha evvel de birebir bölgede bulunan binlerce dönüm arazinin satılması için atanmış meclise yetki vermiş, ilçenin Eskicami ve Yenicami mahallelerinde bulunan 77 arsa ve içerisindeki yapıların bulunduğu toplam 213 bin 457 metrekare alan satılmıştı. Bu emlak için 800 milyon TL muhammen bedel belirlenmişti.

MA’da yer alan habere nazaran; yeniden kayyım idaresi, Tuşba ilçesindeki bir düğün salonu ve şehirlerarası otogarın bir kısmının de içerisinde olduğu 20 bin metrekarelik alanın 5 bin 600 metrekarelik kısmını, 36 milyon muhammen bedelle satılığa çıkarmış ve ihalesini gerçekleştirmişti. Belediye ayrıyeten, Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan Vanpark AVM içerisinde bulunan 11 dükkan, kentin tam merkezinde bulunan ve uzun bir periyot Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (VASKİ) kullandığı bina, Ehmedê Xanî Parkı’nın bin 300 metrekarelik alanı, İpekyolu ilçesinde bulunan 820 metrekarelik ek binasını da ihale ile sattı. (HABER MEREZİ)

Hürriyet’ten Aysel Alp’in haberine nazaran, gelecek hafta komitede görüşülecek teklifin yasalaşması halinde süreç şöyle işleyecek:

“Teklifle, mahkemelere bahis olan rezerv yapı alanı tartışmalarına son veriliyor. Mevcut uygulamada bir yerin rezerv alanı olabilmesi için ‘üzerinde yapı olmaması ve meskun mahal dışında yer alması’ gerekiyordu. Lakin acil gereksinim gerekçesiyle İstanbul, Ankara, İzmir üzere kimi kentlerin merkezlerinde yer alan ve üzerinde yapı olan yerler rezerv yapı alanı ilan edilmiş, hak sahipleri de mahkemelere baş vurarak kararın iptalini istemişlerdi.

MESKUN MAHAL KOŞULU KALDIRILIYOR

Yeni düzenlemeyle rezerv yapı alanı tarifindeki ‘yeni yerleşim alanı olarak’ sözü maddeden çıkarılarak, meskun mahal koşulu kaldırılıyor. Böylelikle kent merkezlerindeki kıymeti yüksek yerler de dahil olmak üzere gerekli görülen tüm alanlar rezerv yapı alanı ilan edilebilecek. Rezerv yapı alanı ilan edilen yerler dönüşüm için boşaltılıp yerine zelzeleye sağlam binalar yapılacak.

Yeni düzenlemeyle rezerv alanı ilan edilen yerlerde de artık yapıların riskli olup olmadığına bakılmaksızın elektrik, su ve doğalgazı kesilebilecek. Verilen tüm kamu hizmetleri durdurulabilecek.

Rezerv yapı alanını kamunun dışında mülk sahibi olan kişi ya da şirketler de talep edebilecek. Bu durumda talep edilen alanlar incelenecek ve yerin yüzde 30’u tapu olarak ya da bu orandaki pahası nakten Kentsel Dönüşüm Başkanlığına devredilerek rezerv alanı ilan edilebilecek.” (HABER MERKEZİ)

Ancak 2023 yılı itibariyle Hevsel Bahçeleri’nde endüstriyel tarımı destekleme emeliyle miras alanında iş makineleri ve nakliye araçlarının geçebilmesi için geniş yollar açıldı. Bahçelerin etrafında gelişen rekreasyon emelli kafe, restoran, millet bahçesi üzere düzenlemelerin yanı sıra endüstriyel tarımın süratle yayılması, Hevsel Bahçeleri’ndeki alanın geleceğini de tehlikeye attı. Yıllara nazaran küçük parselli bostanlardan oluşan tarım toprakları, daha büyük parselli mısır alanlarına dönüştü. Tüm bunların yanında mısır hasadı sonrası tarlada çıkarılan anız yangınları nedeniyle alanda yaşayan canlı çeşitleri ve yavruları da vefata terk edildi. Kentteki sivil toplum kuruluşlarının Hevsel Bahçeleri’nin kadim tarihini korumak için yaptığı tüm açıklamalar ve cürüm duyuruları ise birden fazla vakit sonuçsuz kaldı.

Peki, Hevsel Bahçeleri bu basamağa nasıl geldi ve geri dönüş mümkün mü? Ziraat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Lideri Abdussamed Ucaman yanıtlıyor.

‘BİN YILLARDIR SÜREGELEN TARIMI BİTİRDİLER’

Hevsel Bahçeleri’ndeki endüstriyel tarım uygulamaları nasıl ve ne vakit başladı?

Hevsel Bahçeleri, bahçe kültürü halinde bir üretim ve tarım sistematiğine sahip. Bu sistem yerleşik kesim tarafından bin yıllardır sürdürülüyor. Bu nedenle de UNESCO burayı ziraî peyzaj alanı olarak kıymetlendirdi. Fakat bu sistematiğin beşerle var olduğunu biliyoruz. Bir taraftan 6 mahallenin hükümet tarafından boşaltılıp yıkılması ve çabucak sonrasında Fiskaya Mahallesi’nin yıkımına girişilmesi, o bölgede önemli insansızlaştırmaya neden oldu. Yani Hevsel Bahçeleri’nde ekim yapan kısmın konutlarını yıkarak onları oradan uzaklaştırdılar. Hevsel Bahçeleri’ndeki bin yıllardır süregelen tarımı da böylelikle bitirdiler. Burada oluşan boşluktan yararlanan kimi kesitler oldu. Boş olan topraklar bu kısımlar tarafından mısır ekilerek kıymetlendirilmek istendi ve süreç bu türlü başladı.

Bölgedeki tarım topraklarının endüstriyel tarıma dönüşümüyle ilgili bir planlama ve müsaade süreci izlendi mi?

Herhangi bir planlama ve müsaade süreci gerçekleştirilmedi. Yalnızca yurttaşın ektiği küçük topraklar, birileri tarafından toplanarak geniş arazi kesimine dönüştürüldü ve mısır üzere endüstriyel eserlerin ekimi yapıldı. Hasebiyle Hevsel Bahçeleri’nde bahçelerin kaldırılarak oluşturulan geniş arazi sistemi, bahçe kültürünün yok olması üzerinde bir baskı oluşturdu.

‘ARTIK YASADIŞI NARKOTİK ESERLER DE EKİLİYOR’

Endüstriyel tarımın Hevsel Bahçeleri üzerinde nasıl bir tesiri oldu?

Bir taraftan ekolojik alanın yok edilirken öbür taraftan kadimden beri gerçekleştirilen ve kenti besleyen ana ögelerden olan bahçe ekim sistematiği yok edildi. Bu durum, UNESCO raporuyla da teyit edildi. Ekolojik alan dediğimiz o bölgelerde flora ve fauna, endüstriyel eserlerin ekimiyle birlikte önemli ziyanlar gördü. Geniş topraklar isteyen endüstriyel eserler, bahçe kültürü içerisinde yaşayan canlılar üzerinde baskı oluşturdu. Buna kirpilerden baykuşlara, tilkilerden başka canlılara kadar çeşitli örnekler verilebilir.

Hevsel Bahçeleri’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmesi ve sonrasındaki süreçte nasıl değişiklikler yaşandı?

Aslında birinci periyotlarda alan idaresi oluşturulmuş, lokal aktörler ve bu mevzu hakkında uzmanlıkları olan kısımların tümü ile ortak bir sistematik hayata geçirilmişti. Lakin hükümetin mahalle kıyımlarına girerek o bölgeleri ticari alanlara çevirme isteği ve amacının önüne geçilemedi. İnsanların uzaklaştırıldığı bölgeler, farklı hata ögelerinin oluşacağı yerlere dönüştü. Biz endüstriyel ekiminden bahsediyoruz lakin orada son birkaç yıldır yasadışı narkotik eserler de ekiliyor. Salt kendi ticari çıkarları yüzünden yıktırılan mahalleler ve bunun sonucunda ortaya çıkan boşluk ve bu boşluktan da bu kentin hayrına olmayan durumlar ortaya çıktı. Bu olumsuzluk, Hevsel Bahçeleri’nde bahçe kültürünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmasına neden oldu.

‘HÜKÜMET VE İLGİLİ RESMİ KURUMLAR UMURSAMIYOR’

Hevsel Bahçeleri’nde neden mısır ve gibisi endüstriyel ekimler yapılıyor? Hasadının akabinde tarlada çıkarılan yangınların Hevsel Bahçeleri’ne yönelik tesirleri neler?

Mısır ve gibisi endüstriyel bitkiler geniş alanlarda rantabl olarak uygulanabiliyor. Fakat Hevsel ve gibisi bölgelerde, aslında ekim yapılsa dahi rantabl bir sonuç elde edilemiyor. Yani bu eseri Hevsel’de ektiğinizde önemli bir kar marjı da elde edemiyorsunuz. Kar marjı elde etmek isteyenler de bunu görmüş olacak ki, başka bahçeleri de her yıl kendi bahçelerinin içine katarak, o bahçelerdeki ağaçları keserek geniş bir arazi elde etmek istediler. Böylelikle Hevsel, bahçe kültüründen uzaklaştırıldı ve ziraî ekim hafızası yok edildi.

Bu bölgede daha öncelerde yangınlar yoktu lakin son birkaç yıldır oluşmaya başladı. Bu da mısır saplarının topraktan kaldırılması için bir çeşit anız yakımı sonucunda ortaya çıktı. Fakat kamuoyunda da yalnızca saplarının yanmadığını, oradaki öbür bahçelerde yer alan ağaçların da yandığını açıkça görebiliyoruz. Yalnızca bahçeler ve ağaçlar değil, orada yaşayan canlıların da bu yangından nasibini aldığını görüyoruz. Hasebiyle bu durum hem ekolojik alan üzerinde tahribata, hem de ziraî alan üzerinde önemli sorunlara yol açıyor. Birebir vakitte topraktaki mikro sistematik de etkileniyor. Bu mevzuda rastgele bir tedbirin alınmadığı aşikar. Yani hükümet ve ilgili resmi kurumlar umursamıyor.

Sivil toplum kuruluşları ve mahallî halk, bu mevzudaki tasalarını nasıl lisana getirdi ve ne tıp adımlar attı?

Yıllardır bu bahiste sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar ısrarla yanlışsız yolun bu olmadığını, tasalarını ve dertlerini dillendiriyor. Fakat ilgili kurumlar bu mevzuda somut bir teşebbüste bulunmuyor. Bilakis bu alanlarla ilgili vakit zaman rezerv konut alanları ya da kent parkları biçiminde Hevsel Bahçeleri’ni kıymetlendirmek istiyorlar. Bu mevzuda biz sivil toplum kuruluşları olarak davalar açtık. Haklı olduğumuzun anlaşıldığı ve kimi bölgelerde istedikleri sonuçları alamadıkları durumlar oldu. Böylelikle Hevsel Bahçeleri’nin aşikâr bölümlerini kurtarabildik. Hasılı Hevsel Bahçeleri’ndeki önemli risk ve tehditleri her an yaşıyoruz. Rant uğruna bu kadim bahçe kültürünün nasıl yok edilmek istendiğini biliyoruz ve bu, bürokratik formül ve baskılarla yapılıyor. Bu yüzden bizler bu kentin meskun ve sakinleri olarak bu çeşit müdahalelere karşı ebediyen hassas olmak zorundayız. Birkaç rantçı ve menfaatçinin salt kar uğruna bu yerleri yok etmesine müsaade vermeyeceğiz.

‘TÜM KURUMLARIN ORTAK HAREKET ETMESİ GEREKİYOR’

Hevsel Bahçeleri’nin kadim tarihini korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak için neler yapılabilir, geriye dönüş mümkün mü?

Bu noktada tüm kurumların ortak hareket etmesi gerekiyor. Birinci etapta gerçekleştirilmesi gereken bir sempozyum ve çabucak sonrası ortak planlamalar ile fakat bir sonuç alınabilir. Hevsel Bahçeleri’nin sahipsiz bırakılmasıyla birlikte nasıl sonuçların ortaya çıkabildiğini son 8 yılda deneyim ettik. Bu kentin valisi başta olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının bu hassaslık içerisinde olmadığı sürece Hevsel Bahçeleri’nde geriye dönüşün mümkün olmadığını görebiliyoruz.

Hevsel Bahçeleri’ne yönelik konut rezerv alanı ve park imali üzere iki başka teşebbüsün olduğu sırada periyodun valisinin, ‘Gittim, gördüm. Aslında hoş şeyler olacak’ demesini buna bir de örnek olarak gösterebiliriz. Nitekim biz buna müsaade vermiş olsaydık artık Hevsel Bahçeleri’ndeki tüm alan işgal edilmiş olacaktı. Bu yüzden hassas olmak, sahiplenmek gerekiyor. Bu halkın ve coğrafyanın faydasına olan her şeyi desteklemek gerekiyor. Fakat ziyan vermek isteniyor ise de karşı durmak gerekiyor.

Bir villanın Akdeniz’e ve Mermerli Plajı’na bakan cephesinin alt kısmında yer alan kapıyla ilgili kayıtlar, yarım asır önceye dayanan ihmali ortaya çıkardı. Surlardaki tahribatın 70’li yıllarda yapıldığı ve o günden beri onarıma yönelik bir adım atılmadığı öğrenildi.

BİR BALIKÇI TARAFINDAN YAPILMIŞ

Kaleiçi’nin onarım uygulamalarını yapan mimar Nejat Üreğen, surlara açılan camın 70’lerde orada yaşayan bir balıkçı tarafından yapıldığını belirterek, “Bu kapı, 1992 yılında yürürlüğe giren Kaleiçi Muhafaza Gayeli Uygulama İmar Planı’ndan evvel yapıldığı için evrakta cezai süreç bulunmuyor. Daha sonra yapılan incelemede surların üzerinde açılan bu kısım, üst tarafında bulunan, bir doktora ilişkin özel mülke dahil edilerek ilgili plana işlenmiş” dedi.

‘RÜZGARI ENGELLİYOR’ DİYE YIKTIRILDI

M.Ö. 160-138 yılları ortasında karar süren Bergama Hükümdarı 2. Attalos tarafından kurulduğu söylenen, Pompeius’un donanma merkezi olan ve Hadrian’a adanan anıtsal kapısıyla bilinen Antalya Kalesi, 3 kere genişletildi. Selçuklu ve Osmanlı periyotlarında de elden geçirilen surların bir kısmı Cumhuriyet’in birinci yıllarında periyodun valisi ve belediye lideri Haşim İşcan tarafından ‘rüzgarı engelliyor’ gerekçesiyle yıktırıldı. Kaçak faaliyetlerle tekraren tahrip edildi. Helenistik çağdan başlayarak Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirlerine tanıklık eden kaleden geriye bugünkü Kaleiçi Surları kaldı.

ALANYA KALESİ’NDE DE YAŞANDI

Kaleiçi Surları’nın Selçuklu periyoduna tarihlenen kısmındaki bu yarım asırlık tahribat, 2019 yılında Alanya Kalesi’nde yaşanan misal bir olayı hatırlattı. Villasının duvarına bitişik 2 bin 100 yıllık surlara pencere açtırıp korkuluk yaptıran Avusturyalı Walter Godina, sözünde yaptırdığı tüm süreçlerin yasal müsaadeye tabi olduğunu savunmuştu.

Kale surlarındaki meskene 1985 yılında yerleşen Godina’ya, “Müzeye bilgi verdim” dese de müsaadesiz müdahaleden yargılanmış, hakkında cezai süreç yapılmıştı. Kültür Varlıklarını Muhafaza Bölge Heyeti Lideri ve Alanya Kalesi Hafriyat Lideri Prof. Dr. Osman Eravşar’ın ısrarlı teşebbüsleri ile kamulaştırılıp tamir edilen surlar, müdafaa altına alınmıştı.

Başta siyanür olmak üzere yüzlerce ton kimyasal husus kullanılacak projenin ortasından yıllardır kuraklık tehlikesiyle boğuşan Murat Irmağı geçiyor. Irmak artık de kirlilik tehdidi altında. Ayrıyeten şirket, dört köyün ortasına kuracağı tesis için 2 milyar 620 milyon 800 bin TL harcayacak.

BirGün’den Gökay Başcan’ın haberine nazaran, Koza Altın İşletmeleri, Ağrı’nın Diyadin ilçesi Mollakara köyünde 470 hektarlık alanda altın madeni çıkarmak ve işlemek için Etraf, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na müracaatta bulundu. ÇED sürecinde, DSİ; proje sonlarının Murat Nehri’ne denk geldiği için revize edilmesi gerektiğini belirtti. Şirket bunun üzerinde küçük bir değişikliğe giderek ırmağı, projenin ayrıldığı üç farklı ÇED alanının ortasından geçirdi. Irmağın etrafı adeta ÇED sonları içerisinde kurulacak maden, kırma eleme tesisi ve siyanür havuzuyla kuşatılmış oldu. Irmağın uzaklığı ise madenin çıkarılacağı alana uzaklığı yalnızca 55 metre. Ayrıyeten patlatma yapılacak, yüzlerce ton kimyasal unsur kullanılacak proje, Memnun, Kotancı, Oğuluba ve Mollakara köylerinin ortasında yer alacak.

SİT ALANLARINA DA YAKIN

Büyük bir kısmı mera toprağı olan bölge ayrıyeten doğal sit ile sulak alanlara ve ulusal parklara da yakın. Kurulacak siyanür havuzlarının ve patlatma yapılacak proje alanın yalnızca 7,8 kilometre uzaklığında 1. derece doğal sit alanı olan Köprü Çermiği, ikinci derece doğal sit alanı olan Yılanlı Çermiği ve Davut Çermiği bulunuyor.

ENDEMİK BİTKİLER TEHDİT ALTINDA

Öte yandan proje alanında endemik bitki tipleri yer alıyor. ÇED evrakında yer alan bilgilere nazaran proje alanında bulunan dokuz adet tehlike altında olan bitki çeşidinin tohumları toplanarak Türkiye Tohum Gen Bankası’na teslim edilecek.

YÜZLERCE TON KİMYASAL KULLANILACAK

Sit alanlarının bulunduğu, Murat Nehri’nin geçtiği ve tehlike altında olan bitki cinslerine konut sahipliği yapan bölgede 4 adet siyanür havuzu kurulacak. Yüklü, yüksüz, acil durum ve taşkın ismi verilen havuzlarda yüzlerce ton tehlikeli kimyasal atık bulunacak. Madende, yılda 2 bin 455 ton sodyum siyanür, halk ortasında kostik olarak bilinen sodyum hidroksit de 1043 ton kullanılacak. Yeniden tuz ruhu olarak isimlendirilen, öbür kimyasallar üzere canlı hayatını tehdit hidroklorik asit yılda 134,6 ton kullanılacak.

KOZA ALTIN HAKKINDA

Koza Altın İşletmeleri’nin sahibi, FETÖ’den karar giyen firari Akın İpek’in şirketine 2015 yılında kayyum atandı. İktidarın dayanağıyla her geçen gün büyüyen Koza Altın, 2022 yılında 4,1 milyar TL net kâr sağladı. Şirketin, evvelki sene kârı 3 milyar TL olarak açıklanmıştı.

Şirket 2022’den bu yana 55 maden projesi için müracaat yaptı. 11 projesi onaylanan şirketin, reddedilen projesi bulunmuyor. Bakanlık yalnızca 3 projesi için ise ÇED gereklidir kararı verdi.

HALK PLAJLARI 35’E ÇIKACAK

15 halk plajının tanıtım sinemasını toplumsal medya hesaplarından da paylaşan Kültür ve Turizm Bakanlığı, “Türkiye’nin kıyılarında 5 yıldızlı halk plajları yaygınlaşıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı fiyatsız halk plajı sayısını 35’e çıkaracak” tabirlerini kullandı. Tanıtım görüntüsünde yer alan Phaselis’teki Bostanlık ve Alacasu plajlarının, paylaşımda link olarak verilen basın açıklamasında yer almaması dikkat çekti. Yazılı açıklamada, “Mavi bayraklı plaj sayısında dünya üçüncüsü olan Türkiye’nin kıyılarında 5 yıldızlı halk plajı konforu yaygınlaşıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı fiyatsız halk plajlarına yenilerini ekliyor. Bakanlık her muhtaçlığa uygun tasarladığı fiyatsız 5 yıldızlı halk plajı sayısını Türkiye genelinde 35’e ulaştıracak. Ortalama 100 bin kişinin ağırlandığı plajlarda sayı arttıkça, Türkiye genelindeki şezlong sayısı da yaklaşık 30 bine ulaşacak” denildi.

BAKANLIĞIN AÇTIĞI PLAJLAR

Şimdiye kadar Akdeniz’de 9, Ege Bölgesi’nde 5 halk plajının hizmete sunulduğu duyurulan açıklamada, Antalya’da 2 bin 600 şezlong kapasitesiyle Küçük Çaltıcak Fiyatsız Halk Plajı’nın önümüzdeki günlerde açılacağı belirtildi. Küçük Çaltıcak’la birlikte sayının 15’e çıkacağını söyleyen Kültür ve Turizm Bakanlığı, mevcut plajları şöyle sıraladı: Antalya’da Belek, Kemer Çamyuva, Çifteçeşmeler (Erez Burnu), Kadriye, Manavgat, Muratpaşa Lara ve Bahçecik fiyatsız halk plajları. Muğla’da Bodrum İçmeler, Marmaris İçmeler, Türkbükü ve Torba plajları ile İzmir Pırlanta Fiyatsız Halk Plajı.

Manavgat Ilıca, Kemer Tekirova ve Bodrum Yalıkavak halk plajlarının da proje çalışmalarına başlandığı istikametinde bilgi verilen yazılı açıklamada Bostanlık ve Alacasu plajları yer almazken, TV reklamlarında ise bu iki plajdan imajlar kullanıldı.

Ne olmuştu?

1’inci derece SİT alanı olan Phaselis’in Alacasu ve Bostanlık koylarında planlanan günübirlik tesis ve plaj projesinin, antik kente, ulusal parka ve caretta caretta yuvalama alanlarına ziyan vereceği gerekçesiyle Antalya Kültür Varlıklarını Müdafaa Bölge Kurulu’na ve ihale kararına karşı Ankara 3’üncü Yönetim Mahkemesi’nde dava açılmıştı. Mimarlar Odası’nın açtığı davada yürütmeyi durdurma kararı veren mahkeme, daha evvel uzman keşfi yapılan alanda tekrar keşif yapılmasını, birden fazla bireyden oluşacak eksper heyetiyle bölgenin bir sefer daha incelenmesini istedi. Kararın münasebetinde, projenin telafisi güç yahut imkânsız ziyanlar doğurabilecek nitelikte bulunması sebebiyle alanda eksper incelemesi yapıldıktan sonra bu mevzuda yeni bir karar verileceği ve o tarihe kadar yürütmenin durdurulduğu belirtildi. Bakanlığın tanıtım yaptığı Alacasu ve Bostanlık koylarında, 28 Temmuz’da yapılan uzman keşfine ait raporun eylül ayına kadar hazırlanması bekleniyor.

Canik Belediyesi Hanım Konakları kursiyerlerinin hazırladığı eserler büyük beğeni topladı.

Canik Belediyesi Hanım Konakları’nda eğitim alan kursiyerler tarafından üretilen el emeği göz ışığı eserler ‘Ayın Ürünü’ etkinliğinde görücüye çıktı. Birbirinden hoş eserlerin kıyasıya yarıştığı, eğlenceli ve heyecanlı anların yaşandığı aktiflikte derece alan kursiyerlere muvaffakiyet evrakları Canik Belediye Lideri İbrahim Sandıkçı tarafından takdim edildi. Canik Belediyesi Hanım Konakları’nda ilçedeki bayanlara yönelik mesleksel eğitimlerin devam ettiğini belirten Lider İbrahim Sandıkçı, eğitimler sonucunda sertifika alan bayanların meslek sahibi olduğunu söyledi.

Canik Belediyesi Hanım Konakları’ndan İstihdama Katkı

Başkan İbrahim Sandıkçı, Canik Belediyesi Zübeyde Hanım Konağı’nda düzenlenen aktiflikte kursiyerlerin hazırlamış olduğu eserleri inceledi.  Canik Belediyesi Hanım Konakları’nda ilçedeki bayanların aldıkları eğitimlerle meslek sahibi olduğunu tabir eden Lider İbrahim Sandıkçı, “Hanım Konaklarımızda ilçemizdeki hanım kardeşlerimizin istihdamına katkı sağlayan, kendilerini meslek sahibi yapan sertifikalı eğitimlerimize orta vermeden devam ediyoruz. Onların mesleksel maharetler kazanmalarını, kendilerini geliştirmeleri ve üretimin her etabında var olmalarını önemsiyoruz. Canik İlçe Halk Eğitim Merkezi iş birliğiyle birçok farklı alanda sertifikalı mesleksel eğitimler düzenliyoruz. Hanım kardeşlerimiz ilgi duyduğu, sevdiği alanlarda istedikleri eğitimlere fiyatsız olarak katılabiliyor” dedi.

Canikli Bayanlardan Hanım Konaklarına Ağır İlgi

İlçedeki bayanların Canik Belediyesi Hanım Konakları’nda düzenlenen eğitimlere ağır bir ilgi gösterdiğini belirten Lider İbrahim Sandıkçı, “Hanım Konaklarımız ilçemizdeki bayanların toplumsal hayata iştirakleri noktasında değerli bir rol üstleniyor. Hanım Konaklarımızda düzenlediğimiz fiyatsız sertifikalı eğitimlere ilçemizdeki hanım kardeşlerimiz ağır bir ilgi gösteriyor. Bizlere memnuniyetlerini lisana getiriyorlar. Eğitimlerin yanı sıra burada düzenlediğimiz etkinlikler ve aktivitelerle birlikte verimli bir formda vakit geçiriyorlar.  Hanım Konaklarımız öğrenmenin ve üretmenin bir sonu olmadığını bizlere gösteriyor” sözlerini kullandı.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Burhaniye Belediyesi’nde Lider Ali Kemal Deveciler’in talimatlarıyla Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün çalışmaları aralıksız sürüyor.

“Daha yeşil bir Burhaniye” mottosuyla çalışmalarını sürdüren Park ve Bahçeler Müdürlüğü, Burhaniye’de ilçe genelinde eş vakitli olarak çalışmalar yapılıyor.

ÖREN’DE SIHHAT OCAĞI YANINDAKİ ALANLAR REVİZE EDİLDİ

1720 m2 yeşil alan içerisinde vakit içindeki deformasyonu sebebiyle daima arıza veren otomatik sulama sisteminin tamamı değiştirilerek hem su tasarrufu hem de yeşil alanın korunmasıyla ilgili çalışma yapan belediye takımları, yürüyüş yollarını da büsbütün yenilenerek yeşil alanın arttırılmasına yönelik düzenlemelerini tamamladı. Toplam 350 m2 sert yer ile hazırlanan yürüyüş yolları ile vatandaşların aktivite alanı genişlerken, spor aletleri ve çocuk oyun kümesinin bakım ve tamiri yapılarak da açık alanda yapılabilecek sportif faaliyetler için kullanışlı bir alan oluşturulacak.

TULUMBACILAR PARKI BÜYÜDÜ

Bahçelievler Mahallesindeki yaklaşık 7000 m2lik mevcut park alanının ardında bulunan toprak alan düzenlenerek  750 m2 alan daha yeşillendirildi. Otomatik sulama sistemi ve yürüyüş yollarıyla çalışması tamamlanan alan, parka eklenerek vatandaşların kullanımına sunuldu.

BURHANİYE’NİN ÇAM AĞAÇLARI GENÇLEŞİYOR

Çam ağaçlarının süslediği Melih Ersezen Parkında ise, 3500 m2 yeşil alan içerisinde bulunan çamların  gençleştirilmesi gayesiyle budamaları yapılarak parkın güneş alması sağlandı. Yerde yer yer açılmalar ve kurumalar gözlemlenen park içerisinde mevcut yeşil  alanların sıfırdan toprak sürümü, tesviyesi yapılarak çam ağaçlarının ömür alanlarının kalitesi arttırıldı.

Burhaniye genelinde yeşili korumak ve genişletmek için işbaşında olan gruplar,  çam ağaçlarının gençleştirilmesi için belirlenen program dahilinde çalışırken tıpkı vakitte kamu alanında bulunan ağaçların da uyku vakitlerinde budama süreçleri gerçekleştirilerek bahar aylarında daha güçlü ve sağlıklı olarak yaşamaları sağlanıyor. Canlının her çeşidinin kıymetli olduğu Burhaniye’de süs bitkilerinin ve çit bitkilerinin de periyodik budamaları ile bakımları sağlanarak sürdürülebilirliği sağlanıyor.

Revizesi ve bakımı tamamlanan alanları gezen Burhaniye Belediye Lider Yardımcısı Oktay Erbalaban yeşil alanların sürdürülebilirliğinin kıymetini vurgulayarak, “Vatandaşlarımızdan gelen talepler doğrultusunda şekillendirdiğimiz program dahilinde takımlarımız ile Daha Yeşil Bir Burhaniye için iş başındayız” dedi.

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı